28 Kasım 2016 Pazartesi

İşinizi başkaları görmese de iyi yapın!




   
 
Başarı

Merhaba, bugün sizlere Mümin Sekman'ın ''Başarmanın 10 altın kuralı'' nı paylaşıyorum.
İnsanlar ‘yapması gerektiği halde yapmadıkları’ ve ‘yapmaması gerektiği halde yaptıklarıyla’ hayatlarını şekillendirir. Başarı kuralları, yasalar gibi, anayasa, kanun ve yönetmeliklere ayrılır. Bazen bir kuralı ihlal etmek, çok sayıda doğruyu götürür.  Bugün, başarılı olmak için akılda tutulması gereken bazı kuralları anlatmak istiyorum. Ünlü bir yazar yaşamayı kalabalık önünde solo keman çalmaya benzetip şöyle demişti: “Keman çalmayı da, keman çalarken        öğreniyoruz.” Çoğu insan, başarıyı deneme-yanılma yoluyla öğrenir ama böyle yapmak zorunda değildir. Önce öğrenip, sonra deneyip, daha az yanılabiliriz! Birinci kural, başarı kelimesinde gizlidir. Baş+arı: yani, ‘baş’ olmak için ‘arı’ gibi çalışmak gerekir!
İşte kulağa küpe olması için 10 altın kural.
1- İşinizi başkaları görmese de iyi yapın!
Başkası görmediği zaman işinizi ne kadar iyi yapıyorsanız, gerçek değeriniz odur. STFA’yı kuran efsanevi müteahhitler Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya iş prensiplerini açıklarken, “Döktüğünüz beton toprağın altında kalsa bile güzel olmalı” diyor. Başkası övmese de, başkası görmese de işinizi en iyi şekilde yapmaya çalışın. İşinizi iyi yapma dereceniz, maaşınızın karşılığı değil, karakterinizin yansımasıdır. Zirvedekiler de bir zamanlar yolun başındaydılar ve onlar da ‘az maaşa’ çalışıyorlardı. Eğer ‘bu kadar ekmeğe bu kadar köfte’ deyip, maaşları kadar çalışsalardı hiçbir zaman yükselemezlerdi.
2- Hak eden değil hareket eden kazanır.
Dürüst ve iyi kalpli bir insan olmak başarı için gerekli olsa da tek başına yeterli değildir. İyi insan olmak kadar, etkin insan olmak da gerekiyor. İsmet Paşa’nın deyişiyle, “Namuslular da en az namussuzlar kadar” cesur ve atak olmak zorundadır. Birçok insan sırf iyi insan olduğu için başarılı olmayı hak ettiğini düşünür. Elde edemeyince de hayal kırıklığı içinde suçlamaya ve söylenmeye başlar.
3- Her alanda birşeyler bilin, bir alanda ise herşeyi bilin
Thomas Henry Huxley’in söylediği, Türkiye’de ise Sakıp Sabancı’nın  meşhur ettiği bir söz vardır. “Her alanda bir şeyler bilin, bir alanda ise her şeyi bilin.” Bu çok mantıklı bir bilgilenme yönetimi politikasıdır. Her alanda bir şeyler bilerek, genel kültürünüzü artırırsınız. Bir alanda her şeyi bilerek, mesleki bilgi sahibi olursunuz. İkisi bir arada ise başarıya yatkın olursunuz.
4- Yapamayacağınız şeyler, yapabileceklerinizi engellemesin
Bazı şeyler kontrolümüzde değildir. Enerjinizi,  değiştirebileceğiniz nokta-lara yönlendirin. Vehbi Koç’un çalışma odasına astığı cümle aklınızda bulun-sun: “Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirecek cesareti, değiştire-meyeceğim şeyleri kabullenecek sabrı ve ikisini birbirinden ayıracak aklı ver!”
5- Kendinizi de şaşırtan bazı şeyler yapın
Başarmak, kendinizi ve çevrenizdekileri şaşırtacak sonuçlar almaktır. Skor tabelanızda yazan en son sonuç, sizi ve çevrenizdekileri şaşırtmıyorsa, kariyer patinajı yapıyorsunuz demektir. Neyi yapabilmiş olsaydınız, insanlar olumlu anlamda şaşırırdı? Hayatınızı birkaç  beden büyütseydiniz nasıl bir görünüm kazanırdı? Başarınızdan sıkılmaya başladıysanız, bu bir süredir ‘daha büyüğünü’ yapabilmek için sınırlarınızı zorlamayı bırakmanızdan olabilir.
6- Amerikalı gibi düşün,Türk gibi başla,İngiliz gibi bitir
Her toplumun karakteristik bir özelliği, başarı ile örtüşür. Amerikalılar, düşünme endüstrisinde iyidir. Japonlar detaylı işleri sabırla planlar. Biz Türkler, göçebelik geleneğimizle çevik bir şekilde eyleme geçeriz. Almanlar disiplinleriyle ünlüdür. İngilizler ise Hatice’ye değil, neticeye bakarlar. Bu ülkelerin tipik özelliklerinden hareketle bir başarı formülü üretirsek; Amerikalı gibi düşünün, Japon gibi planlayın, Türk gibi başlayın, Alman gibi sürdürün, İngiliz gibi bitirin.
7- Başarının bedeli iki taksitte ödenir.
Başarılı olmadan önce ödediğiniz bedeller, başarının ön ödemesidir. Başarılı olduktan sonra da başarının bedellerini ödemeye devam edersiniz. Buna kendinizi hazırlayın. Başarı yan gelip yatma yeri değildir! Büyük dağın başından duman eksik olmaz. Amerikalıların sıklıkla kullandıkları bir tabirle, “Büyük başarılar, sahte dostluklar ve gerçek düşmanlıklar kazandırır.” Başarınızın büyüklüğüyle orantılı gücünüzün de olması gerekir. Aksi durumda, başarı sizi bir menfaat merkezi haline getirip, belayı üzerinize çekmekten başka işe yaramaz. Güvenli başarı için, iki altın kural: Bir: Gergedanlarla birdirbir oynama! İki: Leoparın kuyruğunu ya hiç tutma, tuttuysan da sakın bırakma!
8- Başarısızlığınızı ilk gören, Başarınızı ilk unutan siz olun!
Başarı, insanın üzerine tutulan spotları artırır. Bu da sıklıkla insanları ‘daha iyi görmek’ yerine, ‘daha iyi görünmek’ çabasına iter. Başarılı kariyerler, böyle bir tutumla birleşince kafese dönüşür. Oysa başarı ışıkla değil, başarıyla beslenir. Başarılı olmak, evde balina beslemeye benzer, balinanın canlı kalması için her gün onlarca küçük balık yakalamak zorunda kalırsınız! Başarın getirdiği egoyu yönetmek için, başarınızı ilk unutan siz olun. Sonuç alın, sevinin, unutun. Tekrar üniformanızı giyip en başa dönün.
9- Umutlarınızı yüksek  sabit giderlerinizi düşük tutun!
Türkiye gibi, ekonomik ve siyasi zemini kaygan ülkelerde başarılı olmak isteyenlerin, daima aklında tutması gereken kural, umutların yüksek; sabit giderlerin ise düşük tutulması gerektiğidir. Umutları düşük, sabit giderleri yüksek tutmak ise krizde ilk batacaklar listesine aday olmaktır.
10- Suyun hareketini doğru okuyun
Başarı, öngörüye çok bağlıdır. İlk kişisel bilgisayarı üretmeye kalkan Steve Jobs da, ilk otomobil fabrikası kurmaya kalkan Henry Ford da, banka kredisi almaya kalktıklarında reddedilmişti. Eski bir bilge, bir gölü uzun uzun izlemiş. İlkbahar yağışlarıyla sularının yükseldiğini, yaz sıcağıyla suların buharlaşıp gölün bataklığa dönüştüğünü  görüp şöyle demiş, “Sular yükselince balıklar karıncaları yiyor, sular çekilince karıncalar balıkları!” Sert başarı savaşlarına, tarihi açısından bakarsanız, balık ya da karınca olmanızın son tahlilde önemi yok, kimin kimi yiyeceğini ‘suyun hareketi’ belirliyor. Kompetanı olduğunuz işte, konjonktür de uygunsa patlamalı ilerlemeler yaşanıyor. Not: Bunu yıllar önce bir makalemde yazdım. İnternette o kadar yayıldı ki, ano-nim sanılıyor. Lütfen kaynak göstermedi-ğim için eleştirmeye kalkmayın!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder